Keşfetmeye doyamadığım dünyada bir saniye bile gözümü kapatmak istemiyorum. Bir şekilde gündüzdekini atlatsam da güneş gidip ay dede geldiği zaman, bizimkiler uyku saatinin geldiğini belli edecek hareketlenmelere başlıyorlar. Sanki anlamıyorum 😒 daha iki kış önce neşeyle eğlenip karın gözümden, derimden, dilimden beynime ilettiği mesajları kaydetmeye çalışırken birden bulutların arasına saklanmış güneşi gündüz vakti ay dede sanmıştım da o şokla belli etmiştim kodlamamı. Dilimden aaaydede, uykuuuu kelimeleri ardarda döküleverince baktı yine muzip muzip, bir kodlamanı daha öğrendim dercesine annem. Normal şartlarda pek sır vermem ama karın şaşkınlığına affediyorum kendimi... Yani taa kelimeleri yeni yeni çıkardığım o zamanlar bile bal gibi biliyordum uyku zamanını. Çok sevdiğim ay dedeyi bile görmek istemiyordum. Bana herşey uykuyu hatırlatııııyooorrr... Nolurdu hiç uyumayan bir böcek olsam? Uyumayan böcek hangisi bilmiyorum ama uyumayan birşey varsa kesin böcektir o. Ve işte ben o olmalıydım. Şu uyku saatinde yine başlıyorum insanlığımı sorgulamaya. Neden bunca bitip tükenmek bilmeyen bir keşif arzum var? Hadi o var da, o zaman neden uyku adı altında herşeyi bölücü yarım bırakıcı birşey de var? Bir kere uyku tüm fiziksel ve zihinsel başarılarımı örtüyor. Ne yeni keşfettiğim bir kelimeyi kullanabiliyorum, ne tırmanmada ne kadar usta olduğumu tekrar tekrar kendime ve çevreme kanıtlayabiliyorum uyku zamanı. Özgüvenime darbe olsun diye verildi kesin bu uyku. Yemek yemek için durmam gerektiğini de kabul edemediğim gibi uyku için durmam gerektiğini de kabul edemiyorum. Yine yemek yemeği biraz anlıyorum. Çünkü acayip keşiflerimden çoğu yemek sırasında oldu. Neydi o dilimdeki her biri birbirinden farklı tatlar. Tatlının, ekşinin, acının binbir türü... Ya kim bunca değişik tadı bana gönderen? Kim bu tatları farkedip kategorize edecek bir dili bana veren? Kim yıllarca hatırlayacağım, dilimden geçen bu verileri beynime kaydettiren? Kesin şu tavanı da O yarattı da uyku zamanı yer çekimine yenik düşen başımı yastığa koyduğumda, gökyüzünde olup biteni bari keşfedeyim diye gözümü açık tutmamdan beni koruyor. Yoksa direnirdim bir yıldızın hareketini keşfedebilme uğruna.
5 Aralık 2020 Cumartesi
6 Kasım 2020 Cuma
Yüzdürüldüm, süründürüldüm ve yürütüldüm
2 Kasım 2020 Pazartesi
Devam edecek biiznillah
1 Kasım öğle vakti yazmak için açtığım bu sayfaya ancak 2 Kasım 01:59 da uyanıp yazabiliyorum. İşte böyle, bu saatlere dek mümkün değil yazmam. 44 aylık kızımın elimde telefonla beni görmesi çok rahatsız olduğum bir durum. Oyunlarındaki rollerim de zihnen ve bedenen ciddi efor gerektirdiğinden kendi kendime kalmadan kendimi yazmam imkan dışı kalabiliyor. Geçen seneler iyi yazardım defterime, çünkü öğle uykusu vardı onun. Ah kızım senin gibi bir emanet çok değerli, ama ben de bana bir emanet iken kendimi de yazarak anlıyorken sanırım en zor dönemimiz gündüzünde kendi kendimize kalamadığımız bu dönemler.
Tam 3 gecedir instagram a yazıyorum yazıyorum paylaşamadan siliniyor. En son dün öğle vakti yazdım yazdım, bu sefer yazı alanı yetmedi ve aslını buraya yazmaya karar verip yıllar sonra bloguma giriş yapmaya karar verdim. Unuttuğum şifrenin değişimi, yazmak için sayfayı açışım ve kızımın yanıma gelmesiyle telefonu bırakıp bir daha yazamayışım iyice birikinti yaptı. Neler neler dökülmek çıkmak istiyor. Çıkamadıkça beni rahatsız ediyor. Konuşamıyorum. Üretemiyorum. Belki bir gün iyiki diyeceğim buna. Yazmak konuşmaktan daha uzun bir iş. Ayrı bir emek ve zaman istiyor. Fakat kalıcı... Üretmek ise kanayan yaram. Her ürettiğimde ne duygular ne düşünceler vücut buluyordu. Rahatlamanın en kalıcı formülüydü. Zaman mekan ve emek isteyen üretme, evin her yerinin oyun alanına döndüğü şu günlerde neredeyse... neyse o kelimeyi kullanmayacağım. Olacak bir gün hayırlıysa diyeyim. Üretme vs. Yazma karşılaştırmasında da yazma mekandan kazandırıyor. Hele telefonda yazma... 2 gece önce Rüyamda artık tamamen birbirimizi ekrandan takip ediyorduk. Tüm hayatlarımız canlı yayındaydı. Yengeme mi bağlandım, o an napıyorsa canlı canlı görüyordum. Yanyana olmak bitmişti sanırım. Yani böyle bir rüyadan sonra telefonla yazıvereyim bari. Ne kadar kaçacağım doğala bilemiyorum. Doğal olmayan herşey rahatsız ediyor fakat hepiniz buradasınız. Doğada insan bulmak zor. Dışarıya saldığınız kendinizle burada olduğunuz bir değil. Söyleyin Allahaşkına neredesiniz aslen? Kaç yıldır ruh arıyorum, can cana bakalım, can cana konuşalım, can cana haktan aldığımızı paylaşalım. Kimine yüklenen letafetten kimine yüklenen şefkatten kimine yüklenen sevgiden yararlanmak istiyorum doğal olarak fakat yok anacım alışveriş yapacak can kalmadı neredeyse dışarıda. Tüm canlar burada toplandı artık. Ben de peşinize tıpış tıpış takıldım. Pardon insan canı bu arada. Türdaş özlemi sürükledi buraya. Yoksa doğadaki türüm dışındaki tüm canlılar çok cömert alışverişte... Sanırım uyuyacağım şu an. Zira kendimle birlikte başka bir canın da misafir olduğu bedenimin sinyallerini iki kez ciddiye almam gerekiyor. Devam edecek, etmek zorunda yazacaklarım bunlar değildi çünkü 🤦♀️Bakalım bu yazı nolacak? Taslak olarak mı kalacak, paylaşılıp sonra düzenleme diyerek mi devam edilecek yoksa bu da mı silinecek?
.... 3 Kasım 2020 08.43
Yazım taslak olarak kalabilecekti muhtemelen Ama yine de ne Zamana kadar bekletir bilmediğimden silinmesin diye paylaştım. Şimdi tekrar geldim ama bu böyle kalsın. Yeni bir sayfaya geçeyim. 👋
31 Ekim 2013 Perşembe
19 Nisan 2013 Cuma
PLAY STATlON PASTA
23 Mart 2013 Cumartesi
Çikolatalı Turta
Herkese iyi geceler, bu tarifi gündüz yapıp paylaşmak isterdim en azından yapmak isterseniz malzemeniz yoksa gidip alabilirdiniz, bu saatte sadece evinde malzeme olanlar hemen kalkıp yapabilir, yapmaya da değer, kesinlikle çok pratik ama çok fena, müthiş bir lezzet :)
Turta tarifim sabittir benim, her zaman üzerine yerleştireceğim malzeme değişkenlik gösterir, bugün gözümü açtığımdan beri şiddetle çikolatalı turta istemeye başladım, daha önce çikolatalı yapmamış olmam canımın istemesini değiştirmiyor, öyle güzel resimler oluşuyor ki beynimde Allahım malzeme de var evde neden kalkıp yapamıyorum derken derken tüm işlerden ancak fırsat bulup akşam yemeğinden sonra yapabildim. İyi ki de yapmışım süper başarılı oldu mutlaka ama mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum. Ben aceleden sadece arjantin şekerleri ile süsleme yapabildim, kakao serpebilirdim üzerine fakat eşim hiç sevmediği için sade bıraktım, siz arzunuza göre kakao serpebilir, çikolata rendeleri ile süsleyebilir, hayal gücünüze va damak zevkinize göre daha ne hoş sunumlar yapabilirsiniz :)
Sevgiyle kalın, malzemeniz yoksa da sabah hemen gidip alıp bu tarifi deneyin!!!
(Malzeme miktarları 27 cm'lik turta kalıbı içindir, yuvarlak büyük borcamda yapacaksanız malzemeyi iki ölçü olarak yapmalısınız)
Yarım kahve fincanı pudra şekeri
Yarım yemek kaşığı yoğurt
1,5 su bardağı un
Yarım limon kabuğu rendesi
Bir çay kaşığı silme kabartma tozu
Bir çay kaşığı vanilya
Çikolata (ganaj) Malzemeleri
Bir paket krema
300 gr. sütlü pul kuvertür çikolata
Turta malzemelerini ilk olarak parça parça yaptığınız margarin ve pudra şekeri olmak üzere birer birer ekleyerek yoğuruyoruz, rondoya da atabiliriz (ben rondoda yaptım daha pratik oldu)
Ele yapışmayan sert bir hamurumuz oluyor, margarinle yağladığımız turta kalıbımıza hamurumuzu alıp yayıyoruz, kenarlarını bastırıyoruz ve önceden 180 derecede ısıttığımız fırınımızda 20 dakika pişiriyoruz.
Turtamız pişerken kremamızı bir tencere veya cezveye alarak ısıtıyoruz, ilk kaynamasında ocaktan alıp pul çikolatamızın üzerine dökerek bol bol karıştırıp eritiyoruz. Tablet çikolata kullanacaksanız ilk önce küçük parçalara bölerek hazırlamanız gerekiyor.
Turtamızı fırından çıkarıyoruz ve üzerine tamamen erimiş olan çikoltamızı döküyoruz, her tarafına eşit yayıp oda sıcaklığına gelince buzdalobına kaldırıp dayanabilirsek 2 saat bekletiyoruz :D ben dayanamadığım için fotoğrafını çektikten sonra hemen yedim :)
Buzdolabından çıkardığımızda istediğimiz gibi süsleyip şık hale getiriyoruz veee servise hazır, ayyy ben bir dilim daha almaya gidiyorum yazarken zor dayandım haydi size iyi gecelerrrrrr............
17 Mart 2013 Pazar
Teyzemin Brownisi
1 Su bardağı sıvıyağ (bardağın yarısı eritilmiş margarin olabilir tercihe göre)
1 paket çikolata sos
Yapılışı:
İlk önce malzemeleri hazırlıyor ve fırını 180 dereceye ayarlayıp ısınmaya bırakıyoruz daha sonra hızlı bir şekilde yumurta ve toz şekeri, şeker eriyene dek çırpıyoruz, diğer sıvıları ekleyip tekrar çırpıyoruz, kuru malzemeleri eleyip karışıma ekliyoruz iyice özleşene dek çırpıyor ve tabanına yağlı kağıt serdiğimiz kelepçeli kalıba döküyoruz. Kek Hamurumuzu fırına verip yaklaşık 45 dakika pişiriyoruz. Kekimizin piştiğinden emin olunca fırından çıkarıp 5 dakika bekledikten sonra kalıptan çıkarmadan dilimliyoruz ve arzuya göre bir çay bardağı kadar vişne suyu,süt veya başka arzu ettiğiniz bir sıvıyla ıslatabilirsiniz, ama size kalmış normalde tarifte böyle birşey yok ama ben vişneye bayıldığım için vişne reçelimin suyundan gezdiriyorum kekim sıcakken, çekiyor içine enfes oluyor. ıslatmak istemiyorsanız direk çikolata sosumuzu döküyoruz. vişne taneleri veya çeşitli şekerlemelerle süsleyebilirsiniz.... afiyet olsuuunnnn.......
23 Ocak 2013 Çarşamba
Hayırlı Kandiller
Hem Kandilinizi Tebrik etmek hem de hala yapmadıysanız hemen kolayca yapabileceğinizi düşündüğüm tarifimi paylaşmak için uzun zamandır yazamadığım bloğumla kavuştum :)
Uzun zamandır yazmaya fırsat bulamıyordum, bahanem çok aslında ama hepsi de haklı bahaneler...
en büyük sebebim boynumu sabit tutamıyor oluşum, bilgisayar başında durmaktan mı yoksa tek bir kurabiyeyi süsleyebilmek için üzerinde 45 dakika hiç kalkmadan çalışmamdan mı oldu bilemiyorum, hayatımda ilk kez yaşadığım feci bir boyun ağrısına maruz kaldım... Evet bazen geliyor tek bir model yapıyorum ama oldukça uğraştırıcı olabiliyor ayrıntıları, iş aşkı yok mu, işte beni buna katlandıran o :)
Şükürler olsun ki Kandil heyecanından bugün daha iyi hissediyorum kendimi. Birkaç gün birşeyler pişirip, süsleyip fotoğraflayamamanın sıkıntısını çok yaşadım, bugün artık Kandil Simiti yapabilmek için ağrılarımı dinlememeye karar verdim, ben dinlemeyince onlar da seslerini kesti diyebilirim :)
Enfes bir Kandil simiti tarifim var, tarifimi yemekvakti bloğundan aldım, komşularıma ve aileme kandil bahanesiyle sunacağım. Sizlere de resimlerini ve tarifi armağan ediyorum...
Tüm iyi dileklerimizin bu güzel gün vesilesiyle gerçekleşmesi, bu gece diğer tüm gecelerden farklı olarak Allaha daha çok yaklaşmamız ve yaradılışımızın asıl gayesini kavrayabilmemiz duasıyla...
Kandil Simiti
- 250 gr margarin
- 2 adet yumurta sarısı
- 2 yemek kaşığı şeker
- 2 yemek kaşığı sirke
- 1 tatlı kaşığı mahlep
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 1 paket kabartma tozu
- Yarım su bardağı sıvı yağ
- 3,5-4 su bardağı kadar un
- SusamEle yapışmayacak şekilde yoğurduğunuz hamurunuza istediğiniz şekli verip ilk olarak ayırdığınız yumurtanızın akına daha sonra da susama bandırıp tepsinize dizin. önceden ısıtılmış 180 derecelik fırınınızda kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun kıyır kıyır oldu simitleriniz :)
26 Kasım 2012 Pazartesi
Çikolatalı KuRabialar ve Hurmalı Kek Topları
4. 80 gr. sütlü çikolata
YAPILIŞI:
Öncelikle çikolatamızı benmari usulü eritip çikolata kaleminize yada ucu çok ufak kesilmiş buzdolabı poşetine dolduruyoruz. Daha sonra kekimizi geniş bir kapta iyice ufalıyoruz, eğer çok kuru bir kek ise içerisine çikolatamızdan çok az bir miktar kolay yuvarlanabilmesi için koyuyoruz. Kekimize hurma parçaları ve kuru meyveleri ekleyip ufak ufak toplar halinde elimizde yuvarlıyoruz. Hazır olan toplarımızı buzlukta 20 dakika kadar bekleterek biraz donup sıkılaşmasını sağlıyoruz. Buzluktan aldığımız topların üzerini erimiş çikolatamızla süsleyip çikolatamız donmadan hemen granüllerimizi serpiyoruz. Buzdolabında bir süre daha beklettikten sonra renkli kapsüllere yerleştirerek servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun :)
19 Kasım 2012 Pazartesi
Merhaba
Şimdi yapsam toplam birkaç saatimi alacak bu pastaya, o zaman bir günden fazla zaman ayırdım. Şeker hamurunu oklavayla açarken gücüm yetmedi ve hamuru nöbetleşe babam, abim ve kardeşime teslim ettim, yani onların güçlü kolları olmasa bir haftada ancak bitirirdim :)
Yarışma günü derneğe gitmek üzere halamın piko dükkanına gittiğimde pastayı taşımaktan kolum resmen kopmuştu, bu pastayı hep yorgunluklarımla hatırlayacağım. Çok yorulmuştum çok. Hele bir de jürinin sonucu açıklamasını heyecanla beklemek eklenince 'kaslarımda derman bırakmayan pasta' demek istiyorum :) Ben telaştan pastamın güzel olup olmadığını fark edemiyordum, ama halamla kuzenim: "Muhteşem olmuş kesin birincisin." deyince içim rahatladı. Neyse ki jüri de aynı şeyi düşündü ve sonunda birinci oldum...
İşte sevgili okuyucular, bu acemi pastam umut oldu geleceğim için, bu güzel uğraşı hatıralarda bırakmayıp aktif olarak sürdürmeye, kendimi geliştirmeye, yiyecek tasarımlarına ilgisi olan herkesle paylaşmak üzere blog yazmaya karar verdim. Önümde engellerim çoktu fakat Rabb'im çok şükür izin verdi ve sonunda hayalime kavuştum. Allah'tan en büyük isteğim bu blog sayfam sayesinde okuyucularımla kesintisiz bir iletişim kurabilmek, sevdiklerine özel tasarımlardan oluşan sürprizler yapmak isteyenlere en nezih şekilde hizmet sunabilmek... Tüm okuyucularımı heyecanla bekliyorum, yapacağınız yorumlar, beğeniler ve eleştiriler için şimdiden teşekkürlerimi sunarım...